Eshab-ı kiramın hayatları

Ebu Bekr-i Sıddık

Ebu Bekr-i Sıddık

Peygamberlerden sonra insanların en üstünü.

Hazret-i Ebû Bekir, daha Müslüman olmamıştı. Çok tesîrinde kaldığı bir rüyâ gördü. Gökten dolunay inip, Kâbe-i muazzamaya gelmiş ve sonra parça parça olmuş, parçalar Mekkedeki her evin üzerine düşmüş, sonra da tekrar bir araya gelip göğe yükselmişti. Fakat, kendi evine düşen ay parçası evde kalmış tekrar göğe yükselmemişti. Hazret-i Ebû Bekir, evin kapısını kapayarak, ay parçasının çıkmasına mâni olmuştu.

Kavminden Peygamber gelecek Sabahleyin heyecanla uyanan Hazret-i Ebû Bekir, hemen bir Yahûdî âlimine gid... Devamı


Ömer-ül Faruk

Ömer-ül Faruk Adâletin timsâli ikinci büyük halîfe.

Hazret-i Hamzanın Müslüman olması üzerine, Mekkeli müşriklerin telâş ve endîşeleri had safhaya varmıştı. Çünkü parmakla gösterilen kahramanlardan biri de Müslüman olmuş, Resûlullahın saflarında yer almıştı. Bu beklenmedik hâdise, müşrikleri, büsbütün çileden çıkardı. Hazret-i Ömer bu sırada daha Müslüman olmamıştı. Bir gün, Resûlullah efendimizi, gördüğü yerde öldürmek niyetiyle evinden çıktı. Sevgili Peygamberimizi Mescid-i Harâmda namaz kılarken buldu ve namazın bitmesini isteyerek, dinlemeye başladı. Habîb-i ekrem efendimiz, El-H... Devamı


Osman-ı Zinnureyn

Osman-ı Zinnureyn

Meleklerin bile hayâ ettiği halîfe.

Hazret-i Osman, Müslüman olmadan önce ticâretle uğraşırdı. Zengin bir tüccârdı. Cemiyette, sevilen, sayılan bir kimseydi. İtibârı yüksek idi. Hazret-i Ebû Bekirin de arkadaşı, yakın dostu idi. Önemli işlerinde ona danışır, onun fikrini alırdı. Câhiliye devrinin pisliklerine bulaşmadı.

Peygamber kızı olsa gerekMüslüman olmasını şöyle anlatır: Benim firâset sahibi olan bir teyzem vardı. Hastalandığında ziyâretine gitmiştim. Bana dedi ki: - Yâ Osman! Sen öyle biri ile evleneceksin ki, ne o senden önce bir erkek görmüş ... Devamı


Aliyyül Mürteda

Aliyyül Mürteda

Allahın arslanı ve Resûlullahın dâmâdı.

Halifeliği devrinde zuhur eden fesatçılarla mücadele ettiğinden, sükun ve huzur bulamamıştır. Hükumet idaresinde Hazret-i Ömerin yolunu tutmuştur. Her işin emniyet ve istikamet dairesinde yapılmasına çalışır, halka şefkat gösterirdi. Her tarafta askeri birer merkez vücude getirmişti.

Hakkında bir kaç ayet-i kerime nazil olup, pek çok hadis-i şerifle medhedildi. Ehl-i sünnetin gözbebeği, evliyanın reisi, kerametler hazinesidir. Adalet, ilim, cömertlik, merhamet ve diğer yüksek faziletleri kendisinde toplamıştır. Pe... Devamı


Talhâ Bin Ubeydullah

Talhâ Bin Ubeydullah

İlk Müslüman olanlardan.

Hazret-i Talhâ bin Ubeydullah, Resûlullah efendimizin; "Talhâ ve Zübeyr, Cennette komşularımdır" hadîs-i şerifiyle medhedilen sahâbidir.

Hazret-i Talhâ, ticâretle uğraştığı için sık sık Mekke dışına çıkardı. Bu seyâhatlerinden birinde Şam yakınlarında Busra kasabasında bir panayıra gelmişti. Burada bir râhip; - Panayıra gelenlere sorun; içlerinde Mekke´den gelen var mı? diye seslendi. Talhâ bin Ubeydullah: - Evet, ben Mekkeliyim, dedi. - Ahmed zuhûr etti mi? - Ahmed kimdir? - Abdullah bin Abdülmuttalib´in oğludur. Orası O´n... Devamı


Zübeyr Bin Avvâm

Zübeyr Bin Avvâm

Cennetle müjdelenenlerden.

Hazret-i Zübeyr, Peygamber efendimizin halası olan Hazret-i Safiyyenin oğludur. İlk Müslümanlardandır. Cennetle müjdelenen on kişiden biridir.

Îmân ettiği vakit, amcası çok kızmıştı. Dinden dönmesi için, kendisini ateşe sokup çıkartıyordu. Amcasının, "Daha fazla inat etme, atalarının dînine dön" teklifine karşı diyordu ki: - Aslâ küfre dönmem! Allah birdir. Fayda veya zararı olmayan putlara tapmam. Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah.

Böylece, yapılan bütün işkencelere büyük bir sabır ve metânet gösteriyordu.

<... Devamı

Abdurrahman Bin Avf

Abdurrahman Bin Avf

Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri.

Abdurrahman bin Avf, ticâretle meşgul olurdu. Bu sebeple çeşitli yerlere ticâret için giderdi. Şöyle anlatır: Peygamber efendimize peygamberlik emri bildirilmeden bir yıl önce, ticâret için Yemen´e gittiğim zaman, Askelân bin Avâkir-ül-Himyerî´ye misâfir olmuştum. O zât, çok yaşlı idi ve ona her varışımda ona konuk olurdum. O da bana Mekke´den haber sorarak derdi ki: - İçinizde kendisi hakkında haber ve zikir bulunan zât zuhûr etti mi? Dîniniz hakkında size karşı olan bir kimse var mı? Ben de hep, "hayır, yoktur" derd... Devamı


Sa d Bin Ebî Vakkâs

Sad Bin Ebî Vakkâs

Resûlullahın okçusu.

Sad bin Ebî Vakkâs hazretleri, Hazret-i Ebû Bekir vâsıtasıyla Müslüman olmuş, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden bir zâttır. İlk Müslümanların yedincisidir. Müslüman olması şöyle oldu:

Onyedi yaşında idi. Bir gece değişik bir rüyâ gördü. Rüyâsında kendisini zifirî bir karanlıkta gördü. Çâresiz bir hâldeyken, birden ortalık aydınlanmaya başladı. Sonra nûr saçan bir ay doğdu.

Seni de aramıza alalım Ayın doğduğu tarafa doğru ilerlemeye başladı. Bir müddet ilerledikten sonra, birkaç kişi gördü. Dikkatlice baktığında, önlerinde Hazr... Devamı


Said bin Zeyd

Said bin Zeyd

Cennetle müjdelenenlerden.

Saîd bin Zeyd hazretlerinin babası Zeyd bin Amr, İslâmiyetten önce Peygamberimizle görüşürdü. Allahü teâlânın kendisine verdiği ilhâm ile putlara tapan insanların hâline şaşar, putperestliğin şirk olduğunu, onlara kesilen kurbanların etinin yenemeyeceğini düşünürdü.

Bir Allaha inan! Bu sebeple kendine yeni bir din bulmak için, Suriye taraflarına gidip, Hazret-i İbrahim dînine girerek Hanîflerden oldu. Mekkeye döndüğünde, câhiliye âdetlerinden biri olarak kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerle mücâdele etti. Kız çocuklarını... Devamı


Ebû Ubeyde Bin Cerrâh

Ebû Ubeyde Bin Cerrâh

Cennetle müjdelenen ümmetin emîni.

Araplar arasındaki nâdir okuma-yazma bilenlerden olan Ebû Ubeyde bin Cerrâh ve arkadaşları Osman bin Mazûn, Ubeyde bin Hâris, Abdurrahman bin Avf, Ebû Seleme, Hazret-i Ebû Bekirin vâsıtasıyla, Resûlullahın huzûrunda Müslüman oldular.

Hazret-i Ebû Ubeyde, Hazret-i Ebû Bekirin vâsıtasıyla îmâna gelenlerin onuncusudur. Îmâna geldiğinde 31 yaşındaydı. O günden, vefâtına kadar malıyla, mevkisiyle ve canıyla İslâmiyeti yaymak için çalıştı.

İki defa hicret etti Mekkede kâfirlerin eziyet ve işkencelerinin artması ... Devamı


Hasan bin Ali

Hasan bin Ali

Cennet gençlerinin efendisi.

Peygamber efendimizin, "Cennet gençlerinin seyyidi, efendisidir" buyurduğu, torunu Hazret-i Hasan, 625 senesinin Ramazan ayının ortasında doğdu. Peygamber efendimiz, kulağına ezan ve ikamet okuyup, ismini Hasan koydu. Doğumunun yedinci günü akika olarak iki tane koç kesti. Saçını da kestirip, ağırlığınca gümüş sadaka verdi.

Hep onu tutuyorsunuz Âlemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimizin terbiyesiyle yetişip, büyüyen Hazret-i Hasan, mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü. Peygamberimiz, Hazret-iHasan´ı çok sever, ona şefkatl... Devamı


Hüseyin bin Ali

Hüseyin bin Ali

Cennet gençlerinin seyidi.

Ümm-i Hâris hazretleri anlatır: Birgün Resulullahın huzuruna varıp, bir rüya gördüğümü ve çok korktuğumu arzettiğim zaman, buyurdular ki: - Ne gördün? - Sizin vücudunuzdan bir parça kestiler, benim yanıma eklediler. - İyi görmüşsün, Fatıma´nın bir oğlu olacak ve senin yanında kalacaktır.

Beraber mescidden çıktılar Bir müddet sonra, Hazret-i Hüseyin dünyaya geldi. Resulullah her sabah namazını kıldıktan sonra, mübarek yüzünü eshab-ı kirama çevirirlerdi. Üzüntülü kimseler yüzünü görseler, mesrur olurlardı. O gün sabah namazından... Devamı


Aişe-i Sıddıka

Aişe-i Sıddıka

Peygamberimizin hanımlarından.

Hazret-i Aişe validemiz, küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zekî ve kabiliyetli idi. Her bir hâdise üzerine hemen bir şiir söylemesi, onun zekâsına bir delildir. Öğrendiği ve ezberlediği bir şeyi katiyen unutmazdı. Çok akıllı, zekî, âlime, edibe ve afife ve saliha idi.

Üç gece rüyada gördüm Resulullah efendimiz Hazret-i Hadice´nin vefatından sonra, ikinci defa olarak, Hazret-i Ebu Bekir´in kızı Hazret-i Aişe´yi nikahladı, fakat düğünü yapılmadı. Peygamberimizin Hazret-i Aişe ile evlenmelerinde en önemli husus, ... Devamı


Fatıma-tüz-zehra

Fatıma-tüz-zehra

Peygamberimizin en sevgili kerimesi.

Hazret-i Fâtıma, hicretten onüç sene önce, Mekke´de doğmuştu. Küçük yaşına rağmen, Peygamber efendimize yardım ediyor ve Kureyş kâfirlerinin işkencelerine karşı geliyordu.

Abdullah ibni Mesûd der ki: Resulullah efendimizin Kureyşe bedduâ ettiğini asla işitmedim. Yalnız birgün, Kâbe-i şerif yanında namaz kılıyordu. Ebu Cehil, kendi adamlarıyla bir yerde oturuyorlardı. O sırada bir kimse gelip, ölmüş bir deve işkembesini oraya bıraktı. Ebu Cehil dedi ki: - Bu kan ile bulaşmış işkembeyi, kim götürüp, Muhammed secdeye i... Devamı


Abbâs Bin Abdülmuttalib

Abbâs Bin Abdülmuttalib

Peygamberimizin amcası.

Hazret-i Abbâs, gençlik zamanında, ticâretle uğraştı ve çok zengin oldu. Kardeşlerinin içinde en zengini oydu. Abisi Ebû Tâlibin ise mâli durumu çok kötü idi. Resûlullah efendimizin teklîfi ile Ebû Tâlibin oğlu Ukaylin yetişmesine yardımcı oldu ve abisinin yükünü hafifletti.

Resûlullah efendimiz, İslâmiyeti anlatmaya başlayınca, Hazret-i Abbâs muhâlefet etmeyip, akrabâlık şefkatinden dolayı, Peygamber efendimize yardımda bulundu ve destek oldu.

Biz Onu koruduk Müslüman olmadığı hâlde, Akabe bîatında Peygamber efend... Devamı


Abbas Bin Ubâde

Abbas Bin Ubâde

Ensarın muhaciri diye tanınan sahabî.

Abbas bin Ubâde, Peygamber efendimizin davetini duyunca, Müslüman olmak için koşarak gelen Medineli ilk 12 kişiden biridir. Birinci Akabe biatında Müslüman olan altı Medineli, ikinci sene yanlarına altı arkadaş daha alıp, oniki kişi olarak Mekkeye geldiler.

Şimdiden yapınız! Peygamberimizle gece Akabede görüşmek üzere söz aldılar. Gece olunca buluştular ve aralarında anlaştılar. Hazret-i Abbas bin Ubâde, Peygamber efendimizle yapılan anlaşmayı pekiştirmek için arkadaşlarına dedi ki: - Ey Hazrecliler! Peygamber efend... Devamı


Abdullah Bin Abbâs

Abdullah Bin Abbâs

Tefsîr âlimlerinin şâhı.

Resûlullah efendimiz Mekkede iken, Abdullah ibni Abbâsın annesine buyurmuştu ki: - Senin bir oğlun olacak. Doğduğu zaman bana getir!

Çocuğu getirdiklerinde, kulağına ezân ve ikâmet okuyup, ismini Abdullah koydular. Allahım! Onu dinde fakîh kıl ve kitabını ona öğret diyerek duâ ettiler. Sonra annesinin kucağına verip buyurdular ki: - Halîfelerin babasını al, götür!

Abbâs bunu işitip, bu durumu Peygamber efendimize gelip sorunca, Evet, böyle söyledim. Bu çocuk halîfelerin babasıdır buyurdu.

Hepsi onun soyundan old... Devamı


Abdullah Bin Amr Bin Âs

Abdullah Bin Amr Bin Âs

Hadîs-i şerîf yazması ile meşhûr sahâbî.

Abdullah bin Amr, Bedir ve Uhud harbinden başka bütün harplere katılıp, Peygamber efendimizin yanında bulundu. İlk iki harbe yaşı küçük olduğu için katılamamıştır. Katıldığı savaşlara süvâri olarak katıldı. Ayrıca harbe gidecek askerleri tâlim ile, onları savaşa hazırlamak gibi mühim vazîfelerde bulundu. Birçok harbe kumandan olarak katıldı.

Askerlere binek temin et! Abdullah bin Amr hazretleri, kumandanlığı ile ilgili bir husûsu, kendisi şöyle anlatır: Resûl-i ekrem efendimiz, yanımda bulunan develere as... Devamı


Abdullah Bin Atîk

Abdullah Bin Atîk

Medîneli ilk Müslümanlardan.

Medînede, hicretten önce Hazret-i Esad bin Zürârenin ve Peygamberimiz tarafindan oraya Kurân-ı kerîmi ve İslâmiyeti öğretmek için gönderilen Hazret-i Musab bin Umeyrin tebliğ hizmetleri sebebiyle birçok kimse îmân etmişti. Daha Peygamberimizin hicreti gerçekleşmeden Müslüman olmakla sereflenenlerden biri de Hazret-i Abdullah bin Atîk idi.

Hazret-i Abdullah bin Atîk, Bedir ve Uhud harplerinde, Resûlullahın yanında birçok hizmetlerde bulunmuştur. 627 yılında Medînenin savunulması için yapılan Hendek harbine de katılmıştır.Devamı


Abdullah Bin Cahş

Abdullah Bin Cahş

Uhud şehîdlerinden.

Sad bin Ebî Vakkâs hazretleri, Uhud harbinde Hazret-i Abdullah bin Cahş´la arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı: "Uhudda, savaşın çok şiddetli devam ettiği bir andı. Abdullah bin Cahş yanıma sokuldu, elimden tuttu ve beni bir kayanın dibine çekti. Bana şunları söyledi: - Şimdi burada sen duâ et, ben "âmin" diyeyim. Sonra ben duâ edeyim, sen de "âmin" de!

Kıyasıya vuruşayım Ben de, "Peki!.." dedim ve şöyle duâ ettim: - Allahım, bana çok kuvvetli ve çetin kâfirleri gönder. Onlarla kıyasıya vuruşayım. Hepsini öldüreyim. Gâzi olarak,... Devamı


Abdullah Bin Ebi Bekr-i Sıddîk

Abdullah Bin Ebi Bekr-i Sıddîk

Hazret-i Ebû Bekirin oğlu.

Zekî ve kabiliyetli bir genç olduğundan, babasının emir ve direktiflerini harfiyen yerine getirirdi. Gündüzleri Mekkede Kureyşliler arasında bulunup, onların Peygamberimiz ve Hazret-i Ebû Bekir hakkında söylediklerini, akşam vakti Sevr Mağarasına gelerek haber verirdi. Geceyi orada geçirip, tanyeri ağarmadan Mekkeye dönerdi. Bu hizmeti, onun adını İslâm tarihine geçirdi.

Muhâsarada yaralandi Hazret-i Abdullah bin Ebî Bekr-i Siddîk; hicret-i Nebevîden sonra, Mekkeden Medîneye geldi. Resûlullah ile hicretin 8. sen... Devamı


Abdullah Bin Hanzala

Abdullah Bin Hanzala

Meleklerin Yıkadığı Sahâbînın Oğlu.

Abdullah bin Hanzala hazretleri, Eshâb-i kirâmdan, şehâdeti ile meşhûrdur. Babası da, Eshâbdan olup, (Gasîl-ül-melâike) Meleklerin yıkadığı Sahâbî lakabıyla tanınmıştır. Annesi Cemile binti Abdullahtır.

Babası Hanzala, Uhud vakası gecesi evlenmiş, ertesi gün Uhudda şehîd olmuştur. Hazret-i Abdullah, Peygamber efendimizin vefâtında yedi yaşında idi ve Peygamberimizi görüp, gönüllere şifâ olan sohbetine kavuşmuştur.

Rüyâda gördüm Hazret-i Abdullah, 682 senesinde, Hara savaşında Zilhiccenin bitmesine üç gün k... Devamı


Abdullah Bin Huzâfe

Abdullah Bin Huzâfe

Resûlullahın elçilerinden.

Peygamber efendimiz, Hudeybiye antlaşmasından sonra, İslâmın bütün dünyaya yayılması ve insanların Cehennemden kurtulup, ebedî saâdete kavuşmaları için hükümdarlara elçiler göndermek istiyordu. Zîrâ o, âlemlere rahmet olarak gönderilmişti.

İstediğini emret! Bu sebeple bir gün, Eshâb-ı kirâma buyurdular ki: - Bazınızı, yabancı hükümdarlara göndermek istiyorum. Sakın, İsrâiloğullarının, Peygamberlerine karşı davrandıkları gibi, siz de bana karşı davranmayasınız!

Eshâb-ı kirâm cevap verdiler: - Yâ Resûlallah! Biz, sana... Devamı


Abdullah Bin Mes ûd

Abdullah Bin Mes´ûd

Kur´ân-ı kerîmi açıktan okuyan ilk sahâbî.

Abdullah bin Mes´ûd hazretleri, Eshâb-ı kirâmın meşhûrlarından olup, ilk îmâna gelenlerdendir.

Gençliğinde fakîr idi. Bundan dolayı çobanlık yapıyordu. Bir gün koyun güderken Peygamber efendimiz ve Hazret-i Ebû Bekir ile karşılaştı. Resûlullah efendimiz: - Ey genç! İçmemiz için sütün var mı? diye sordu. O da:

- Yok efendim, deyince, Peygamber efendimiz, hiç yavrulamamış bir koyunun memesini elleri ile sıvazlayıp, duâ etti. Koyunun memesi derhal süt ile doldu. Hazret-i Ebû Bekir, büyük bir kap getirip... Devamı


Abdullah Bin Ömer

Abdullah Bin Ömer

En çok hadîs bilen sahâbîlerden.

Abdullah bin Ömer hazretleri, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden olup, dört büyük halîfeden Hazret-i Ömerin oğludur. İlk îmâna gelenlerdendir. Babası îmân ile şereflenince, o da küçük yaşta Müslüman oldu.

Küçük yaştan beri Peygamber efendimizle beraber bulundu. Bunun için Eshâb-ı kirâm içinde en çok hadîs-i şerîf nakledenlerden oldu.

Ayrıca, yaratılış olarak üstün hâllere sahip olduğundan ve Resûlullahın hizmeti ile şereflenip, uzun zaman sohbetlerinde bulunduğundan, bütün ilimlerde mâhir oldu.

Çok cömert idi ... Devamı


Abdullah Bin Revâha

Abdullah Bin Revâha

Resûlullahın şâiri.

Hicretin yedinci senesi idi... Sevgili Peygamberimiz ve Eshâbı hep birlikte, Medîne´den hareket ettiler. Niyetleri; Mekke´ye varıp "mübârek" Kâbe´ye yüzlerini sürmekti. Çünkü geçen sene müşrikler, buna engel olmuşlardı. Fakat bu yıl için anlaşmaları vardı.

Böylece Resûlullah efendimiz ve arkadaşları, umre ibâdetlerini de ifâ etmiş, yerine getirmiş olacaklardı.

Mekke´ye yaklaşırken Resûlullah efendimiz Kusvâ adlı devesinin üzerinde ve devenin yuları da Abdullah bin Revâha´nın elinde bulunuyordu. Abdullah bin Revâha, hem şii... Devamı


Abdullah Bin Selâm

Abdullah Bin Selâm

Tevratta Resûlullahın alâmetlerini görüp Müslüman olan sahâbî.

Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâb-ı kirâmdan olup, Ensârın büyüklerindendir. Medîne´deki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi. Soyu Hazret-iYûsüf´e dayanıyordu. Asıl ismi Husayn idi. Müslüman olunca Resûlullah efendimiz ona Abdullah ismini verdi.

Îmân etmeden önce, Yahûdî âlimlerinden idi. Müslüman olması çok ibretlidir. Müslüman oluşunu kendisi şöyle anlatır:

Âhir zaman peygamberi "Babam Yahûdîlerin ileri gelen âlimlerinden idi. Bana Tevrat´ı okutur, dindar yetişmem için elinde... Devamı


Abdullah Bin Sühely

Abdullah Bin Sühely

Bedir´de babasına karşı savaşan sahâbî.

Abdullah bin Süheyl ilk Müslüman olanlardandır. İkinci Habeşistan hicretine kadar Müslümanlığını gizledi. Sonra Habeşistana hicret eden kâfileye o da iştirak etti. Habeşistandan dönüşünde, babası tarafından hapsedilip, işkence yapılmış, Müslümanlıktan vazgeçmeye zorlanmıştı. Bu yüzden çok şiddetli eziyet ve sıkıntılara mâruz kaldı. Çâresiz kalarak babasının sözüne uymuş gibi göründü. Aslında, istemiyerek îmânını gizlemişti.

Peygamberimizin ve Müslümanların çoğunluğu Medînede bir araya gelmişler, gün geçtikçe g... Devamı


Abdullah Bin Ümm-i Mektûm

Abdullah Bin Ümm-i Mektûm

Peygamberimizin müezzinlerinden.

Abdullah bin Ümm-i Mektûm, Peygamberimizin İslâmiyeti anlatmaya başladığı ilk zamanlarda îman ile şereflenerek Müslüman oldu. Mekkede kâfirlerin zulüm ve eziyetlerinin dayanılmaz hâle gelmesi üzerine ve Medîneli Müslümanlara din esaslarını ögretmek için, Medîne-i Münevvereye hicret etti.

Sesi çok gürdü Âmâ olup, sesi çok gürdü. Sabah namazında, önce Hazret-i Bilâl, sonra İbni Ümm-i Mektûm ezan okurdu. Kâfirlerle silahlı mücâdele başlayınca, harplere katılıp, gür sesiyle düşmanın moralini bozardı.

Bâzı sa... Devamı


Abdullah Bin Zeyd

 Abdullah Bin Zeyd

Sâhib-ül ezân.

Hicretten sonra Medîne´de Peygamber efendimizin mescidi yapılmış, burada Müslümanlar cemâ´atle namaz kılıyorlardı. Ancak o günlerde namaz vakitlerini bildirmek, zahmetli oluyordu. Müslümanlar, Mescid´e toplanır; namaz vaktini beklerlerdi. Ba´zıları da tam vakti tesbit edemezlerdi.

Sevgili Peygamberimiz, buna bir çâre arıyorlardı. Bir gün arkadaşlarını topladılar. Meseleyi hep birlikte konuşmaya (istişâreye) başladılar. İlk önce şu teklif yapıldı: - Namaz vakitlerinde çan çaldırsak!

Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki: -... Devamı


Abdullah Bin Zübeyr

Abdullah Bin Zübeyr

Medîne´de muhâcirlerden ilk doğan sahâbî.

Abdullah bin Zübeyr, Medînede muhâcirlerden ilk dünyaya gelen çocuktur. Hicretten yirmi ay sonra 622 de Medîne yakınındaki Kubâda dünyaya gelince, Muhâcirler çok sevinip rahatladılar. Çünkü Yahûdîler, Biz muhâcirlere sihir yaptık, çocukları olmayacak diyorlardı.

Bu mübârek zâtın doğumu, Yahûdîlerin yalanlarının ortaya çıkmasına sebep oldu. Resûlullah efendimiz ona duâ edip, ismini Abdullah, künyesini de Ebû Bekir koydu. Diğer künyesi Ebû Hubeyb idi.

İsmini Resûlulla koydu Hişâm bin Urve şöyle anlatmış... Devamı


Adî Bin Hâtim Tâî

Adî Bin Hâtim Tâî

Âilece cömert olan sahâbî.

Eshâb-ı kirâm efendilerimiz, Peygamber efendimizin emriyle zaman zaman Medîne dışındaki kabîlelere seferler düzenler, buralardaki halkı İslâma da´vet ederlerdi. Da´veti kabûl etmiyenlerle savaş yapılır, ganîmet ve esir alınırdı.

Tay kabîlesi üzerine yapılan seferde, reisleri, Adî bin Hâtim kaçtı. Kardeşi Sefâne esir alındı. Kendisine çok iyi muâmele yapıldı. Çünkü babası meşhûr cömertlerdendi. Onun cömertliğine hürmeten, kızına iyi muâmele yapıldı.

Bu melik değildir Peygamber efendimiz, Sefâne´yi kardeşini bulup getir... Devamı


Âmir Bin Füheyre

Âmir Bin Füheyre

Meleklerin defnettiği sahâbî.

Âmir bin Füheyre hazretleri, Tufeyl bin Abdullahın çobanıydı. Nice yıllar herşeylerini kaybedip, insanlıklarını unutmuş kimselere hizmet etti. Ama bütün hizmetlerinin karşılığı, sadece karın tokluğuydu. Belki karınlar toktu, fakat rûhlar açtı.

Günler böyle ızdıraplar içinde geçip gitti. Nihâyet beklenen İslâm güneşi, Mekkede doğdu ve etrafa yavaş yavaş ışıklarını saçmaya başladı. İslâmla müşerref olanlar, Onun manevî lezzetini tattılar.

Önem vermedi Tadını alan bir daha onu bırakamadı. İnsan, kalbe giren bu İlâhî aş... Devamı


Ammâr Bin Yâser

Ammâr Bin Yâser

Şehîd oğlu şehîd.

Ammâr bin Yâser, ilk Müslümanların otuzuncusudur. Süheyb-i Rûmî ile birlikte, Dâr-ül Erkam´da aynı vakitte Müslüman olmuşlardı. O zaman Peygamber efendimiz Dâr-ül Erkam´da bulunuyordu. Ammâr bunu şöyle anlatıyor:

Bir gün Hazret-i Erkam´ın evinin önünde Hazret-i Süheyb bin Sinan´a rastladım. Ona dedim ki: - Burada ne yapıyorsun? - Sen ne yapıyorsun? - Ben içeri gireceğim ve Hazret-i Muhammed´in sözlerini dinleyip bildirdiği dîne gireceğim. Müslüman olacağım. - Ben de aynı maksatla buraya geldim.

İçeri beraber girdik Böylece ikimi... Devamı


Amr Bin Âs

Amr Bin Âs Meşhûr Arab dâhîlerinden.

Önceleri kabîlesine uyarak, İslâm aleyhinde çalışan Amr bin Âs, sonra yaptıklarına pişman olarak Müslüman oldu. Yaptıklarını ve Müslüman olmasını kendisi şöyle anlatır:

Hendek savaşından döndükten sonra, ba´zı ileri gelen kişileri topladım. Onlara dedim ki: - Muhammed aleyhisselâm gün geçtikçe kuvvetleniyor. Kısa zamanda Mekke´yi ele geçirir. Bu yüzden sizlere Habeş hükümdârı Necâşî´ye sığınmayı teklif ediyorum. Biz, Necâşî´nin yanında bulunduğumuz sırada, Muhammed aleyhisselâm kavmimize galip gelirse, bizim, Necâşî´nin yanında olmamız, O´n... Devamı


Âsım Bin Sâbit

Âsım Bin Sâbit

Arıların koruduğu sahâbî.

Asr-ı saâdette küfür ve şirk karanlıklarından kurtulup, İslâm nûruna kavuşanların hayatlarında, tamamen bir değişiklik oluyor ve eski hayatlarıyla alâkalı her şeyi terk ediyorlardı. Müslüman olmadan önceki hayatlarını hatırlatan bir hâdise onlara büyük bir ızdırap veriyordu. Bu durum Akabe bî´atından önce Müslüman olan Medîneli Âsım bin Sâbit´te de kendini göstermişti.

Âsım Müslüman olduktan sonra, hiç bir müşrike dokunmamaya ve müşriklerden hiçbirini de kendine dokundurmamaya karar vermişti. Bu kararında sâbit olması için de de... Devamı


Berâ Bin Âzib

Berâ Bin Âzib

Kıblenin değiştiğini haber veren sahâbî.

Berâ bin Âzib, Resûlullahın hicretinden önce Medîne-i münevverede küçük yaşta iken Müslüman oldu. Babası Âzib de Sahâbî idi. Dînî hükümleri Peygamberimizden önce hicret eden Eshâb-ı kirâmdan ve babasından öğrendi. Hazret-i Berâ, Resûlullahın ve diğer sahâbenin hicretlerini şöyle anlatıyor:

Medîne halkının sevinci "Resûlullahın Eshâbından Medîne´ye ilk gelenler, Mus´ab bin Umeyr ile Abdullah İbni Ümmi Mektûm idi. Bunlar Medîne´deki Müslümanlara Kur´ân-ı kerîm okutuyorlardı. Sonra Bilâl-i Habeşî, Sa´d bin Ebi Vakkâs,... Devamı


Beşir Bin Sa d

Beşir Bin Sa´d

Hazret-i Ebû Bekir´e ilk bîât eden sahabî.

Beşir bin Sa´d Medîneli Müslümanlardan idi. İkinci Akabe Bîâtine katılmış, her türlü tehlikeye karşı, Resûlullahı koruyacağına dâir orada söz vermişti. Resûlullahın bütün savaşlarına katılmış, büyük fedâkarlıklar göstermişti.

Yedikçe artan hurma Beşîr bin Sa´d´ın kızı anlatır: - Hendek savaşının yapıldığı günlerdi. Eshâb-ı kirâmın yiyecek bulamadığı, başta Peygamber efendimiz olmak üzere açlıktan karınlarına taş bağladıkları zamandı. Annem, Amre binti Revâha beni çağırdı. Bir avuç hurma verdi. - Kızım! Bunun bab... Devamı


Bilâl-i Habeşî

Bilâl-i Habeşî

Peygamber efendimizin müezzini.

Bilâl-i Habeşî hazretleri, ilk îmân edenlerden olup, müşriklere karşı Müslüman olduğunu açıkça bildiren yedi kişiden biridir. Müslüman olmadan önce, Mekke müşriklerinin ileri gelenlerinden Ümeyye´nin kölesi idi.

O zamanlar, her yerde olduğu gibi, Arabistan´da da korkunç bir câhiliyet vardı. İçki, kumar, zinâ, hırsızlık, zayıfları ezme, zulüm ve ahlâksızlık nâmına ne varsa hepsi yapılıyordu.

Güçlü kimseler, zayıf kimseleri köle olarak kullanıyorlardı. İşte bu kölelerden birisi de, Bilâl-i Habeşî idi. Fakat bunun diğe... Devamı


Büreyde Bin Hasib

Büreyde Bin Hasib

Resûlullahın sancaktarı.

Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden olup, Horasan taraflarında vefât eden en son sahâbîdir. İsmi Büreyde bin Eslem´dir.

Resûlullah efendimiz, beraberinde Ebû Bekir-i Sıddîk ve onun azadlı kölesi Amir bin Fuheyre olduğu hâlde Medîne-i münevvereye doğru gidiyorlardı. Bu sırada Mekke müşrikleri, onları yakalamak için harekete geçtiler. Her tarafı aramaya başladılar. Yakalayıp getirene büyük mükâfatlar vadediyorlardı.

İçimiz serinledi Hicret yolu üzerinde bulunan kabîleler, bu iş için seferber olmuşlardı. Büreyde bin Eslem de ken... Devamı


Câbir Bin Abdullah

Câbir Bin Abdullah

Sahâbenin en çok hadîs bildirenlerinden.

Câbir bin Abdullah´ın babası Abdullah bin Amr, ikinci Akabe bî´atında İslâmiyeti kabûl etmiş ve Resûl-i ekrem efendimiz tarafından Benî Hasan´a temsilci olarak tâyin edilmişti. Bu sıralarda Câbir genç bir delikanlı idi. O da babası ile beraber Akabe´de bulunup bî´at etmişti. Yedi kızkardeşi olup, erkek kardeşi yoktu. Ümmü Ma´bed, kızkardeşlerinin en üstünü idi.

Şehîd olmanı isterdim Câbir bin Abdullah hazretleri Bedir savaşına katılamadı. Uhud savaşına katılmak için Resûlullah efendimizden müsaade istedi. Resû... Devamı


Cafer-i Tayyar

Cafer-i Tayyar

Cennete uçarak giden sahâbî.

Peygamber efendimiz, 36 yaşlarında bulundukları sırada Hicaz topraklarında şiddetli bir kuraklık ve açlık hüküm sürüyordu. Hemen herkes her geçen gün bunun ağırlığını daha çok, daha derinden hissediyordu. Peygamber efendimizin amcası Ebû Tâlib, kalabalık bir ailenin reisiydi. Ailesini geçindirecek bir servete sahip değildi. Bunun için geçinmekte herkesten daha çok sıkıntı çekiyordu.

Yükünü biraz hafifletelim Peygamber efendimiz, küçük yaşından beri yanında büyüdüğü ve iyiliğini gördüğü amcasına bu sıkıntılı zamanında bir yard... Devamı


Cüveyriyye Binti Hâris

Cüveyriyye Binti Hâris

Müminlerin annelerinden.

Hazret-i Cüveyriyye, benî Mustalak kabilesi reisi Hâris bin Dırarın kızıdır. Hicretin beşinci yılında yapılan Benî Mustalak (veya Müreysî) savaşında esir alınmış, babası da kaçmıştı. Kabilesinden de 600 kişi esir düşmüştü. Esirlerin arasında bulunan Cüveyriyyeyi kurtarmak için, babası Hâris, bir sürü deve getirdi.

İki deveyi de getir! Bunların içinde çok iyi cins olan iki deveyi kıyamayıp, şehir dışında sakladı. Hâris, Resul-i ekremin huzuruna geldiğinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki: - Falan yerde sakladığın iki devey... Devamı


Dıhye-i Kelbî

Dıhye-i Kelbî

Cebrâil aleyhisselâmın, şekline girdiği sahâbî.

Dıhye-i Kelbî ticâretle meşgul olup, çok zengindi. Kabîlesinin reisiydi. Müslüman olmadan önce de Resûlullah efendimizi severdi. Ticaret için Medîneden ayrılır, her dönüşünde Resûlullahı ziyâret eder ve hediyeler getirirdi. Fakat Peygamberimiz bunlara kıymet vermez ve; - Yâ Dıhye, eğer beni memnun etmek istiyorsan îmân et! Cehennem ateşinden kurtul, buyurur, onun îmân etmesini isterdi. Dıhye ise, zamanı olduğunu söylerdi. Peygamberimiz onun hidâyet bulması için duâ ederdi.

Yüzüne gözüne sürdü Bedir gazâsında... Devamı


Ebû Dücâne

Ebû Dücâne

Resûlullah efendimizin fedâisi.

Uhud harbinde sevgili Peygamberimiz, son emirlerini verdiler. İslâm Ordusunun, nelere dikkat etmesi gerektiğini, açık açık bildirdiler...

Sonra, mübârek ellerinde tuttukları kılıcı göstererek buyurdular ki: - Bu kılıcın hakkını yerine getirmek şartıyla, kim almak ister?

Mücâhidlerin hepsi istiyordu. Fakat Hazret-i Ebû Dücâne, yüksek sesle sordu: - Yâ Resûlallah! Bu kılıcın hakkı nedir?

Kılıcın hakkı - O´nun hakkı, eğilip bükülünceye kadar; düşmanın yüzüne vurmaktır, vurmaktır. Onun hakkı, Müslüman öldürmemen, onu... Devamı


Ebû Eyyûb-el Ensârî

Ebû Eyyûb-el Ensârî

Mihmândâr-ı Resûlullah.

En güzel günleri başlatacak olan büyük hicret [göç] bitmek üzeredir. Allahın emriyle Mekkeden ayrılan sevgili Peygamberimiz, Medîneye girdiler. Bütün Müslüman kabîleler, Resûlullah efendimizi misâfir etmek için yarışıyorlardı.

Neccâroğullarının reisi Hazret-i Ebû Eyyûb da, bütün akrabâlarını toplamış; Resûlullahı karşılamaya çıkmıştı. Bütün Medîneli Müslümanlar gibi, o da iki cihânın efendisi Resûlullah efendimizi ağırlamak ateşiyle yanmaktadır.

Anamız babamız fedâ olsun! Zaman zaman, Resûlullah efendimizin devesi Kusv... Devamı


Ebû Hüreyre

Ebû Hüreyre

En çok hadîs-i şerîf rivâyet eden sahâbî.

Ebû Hüreyre Hicretin 7. senesinde Müslüman oldu. Gençliğinde fakîrlik ve sıkıntı içinde yaşamıştır. Müslüman olduğunda 30 yaşını geçmişti. Yemendeki Devs kabîlesinin ileri gelenlerinden ve meşhûr şâir olan Tufeyl bin Amr vâsıtasıyla Müslüman oldu.

Tufeyl bin Amr, Peygamber efendimizin duâsı ve emri üzerine kabîlesini İslâma davet edince, ilk kabûl eden Ebû Hüreyre oldu. Bundan sonra Tufeyl bin Amr, îmân edenlerle birlikte Yemenden ayrıldı. Yetmiş kişiden fazla Müslüman, bir kâfile hâlinde Medîneye geldiler.

E... Devamı


Ebû Katâde

Ebû Katâde

Resûlullahın süvârilerinden.

Peygamber efendimizin develerini Medînede otlağa götürme vazîfesini, bir çobanla birlikte Peygamberimizin hizmetçisi Rebâh üzerine almıştı. Gâbe dağının yokuşuna vardıkları zaman, Gatafan ve Fezârîlerden kırk atlı baskın yaparak, Ebû Zerin oğlunu şehîd ettiler ve develeri götürdüler.

Sabahleyin durumu öğrenen Seleme bin Ekvâ, hemen Rebâhı Medîneye haber vermek için gönderdi. Kendisi de yüksekçe bir yerden yardım çağrısında bulundu ve gelecek yardım kuvvetini beklemeden, tek başına eşkıyânın ardına düştü.

Allah yardımcın ol... Devamı


Ebû Lübâbe

 Ebû Lübâbe

Tevbesi ile meşhûr sahâbî.

İslâmın nûrunu söndürmek isteyen Mekkeli müşriklere karşı hazırlanan mücâhid ordusunda az sayıda deve vardı. Bu sebeple bir deveye üç sahâbî nöbetleşe biniyordu.

Resûlullah efendimiz de Ebû Lübâbe ve Hazret-i Ali ile bir deveye sırayla bineceklerdi. Deveye ilk olarak Resûlullah efendimiz binmiş idi. Her ikisi de Resûlullahın deveden inmemesini ve haklarını seve seve vermeyi arzû ediyorlardı. Kendilerinin binip, Resûlullahın yürümesini içlerine sindiremiyorlardı.

Biz yaya yürüyelim Nitekim yaya yürüme sırası Resûlullah efend... Devamı


Ebû Mûsel-Eş´arî

 Ebû Mûsel-Eş´arî

Kur´ân-ı kerîmi en iyi okuyan sahâbîlerden.

Ebû Mûsel-Eş´arî, Müslüman olmasını, Buhârî ve Müslim´in ittifakla bildirdiği hadîs-i şerîfte şöyle anlatmaktadır:

Biz Yemen´de iken Peygamber efendimizin ortaya çıkışı haberi bize ulaştı. Ben, iki ağabeyim, Ebû Bürde ve Ebû Rûhem ve Eş´arî kabîlesinden 52 kişi bir gemiye bindik ve Resûlullahı görmek için yola çıktık. Ancak gemimiz hava muhâlefeti sebebiyle bizi Habeşistan´a çıkardı.

Burada oturmamazı emretti Habeşistan´da Ca´fer bin Ebû Tâlib ile buluştuk ve Müslüman olduk. Hazret-i Ca´fer dedi ki: -... Devamı


Hac ve Umre Malzemeleri © 2009
Hac - Umre ve İslamiyet Hakkında Genel Bilgiler Sİtemizde